باب: إذا
وقف أرضا أو
بئرا، واشترط
لنفسه مثل دلاء
المسلمين.
33. BİR TOPRAĞI VEYA KUYUYU VAKFEDENİN MÜSLÜMANLARIN BUNDAN
FAYDALANDIĞI KADAR KENDİSİNİN DE FAYDALANMASINI ŞART KOŞMASI
وأوقف أنس
دارا، فكان
إذا قدمها
نزلها.وتصدق
الزبير
بدوره، وقال
للمردودة من
بناته أن تسكن
غير مضرة ولا
مضر بها، فإن
استغنت بزوج
فليس لها حق.وجعل
ابن عمر نصيبه
من دار سكنى
لذوي الحاجة من
آل عبد الله.
Enes r.a. bir evini vakfetmişti. Geldikçe orada konaklardı.
Zübeyr de sahip olduğu bazı evlerini vakfetmişti. Kızları içinden boşanmış
olanı için "Burada otursun. Ne kendi zarar versin, ne de zarar görsün.
Koca bulur evlenirse vakıfta hakkı kalmaz" demişti. İbn Ömer de, Hz.
Ömer'in evinde kendine düşen payı Abdullah ailesinden ihtiyaç sahibi olanlara mesken
kılmıştı.
وقال
عبدان: أخبرني
أبي، عن شعبة،
عن أبي إسحاق،
عن أبي عبد
الرحمن:
أن
عثمان رضي
الله عنه حيث
حوصر، أشرف
عليهم، وقال:
أنشدكم
بالله، ولا
أنشد إلا
أصحاب النبي
صلى الله عليه
وسلم، ألستم
تعلمون أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال: (من
حفر رومة فله
الجنة).
فحفرتها،
ألستم تعلمون
أنه قال: (من
جهز جيش
العسرة فله
الجنة).
فجهزته، قال:
فصدقوه بما
قال.
وقال
عمر في وقفه:
لا جناح على
من وليه أن
يأكل. [ر:2586] وقد
يليه الواقف
وغيره، فهو
واسع لكل.
[-2778-] Ebu Abdurrahman'dan nakledilmiştir: Osman r.a. kuşatılınca
yukarıdan kuşatanlara gözüktü ve "Allah için söyleyin, yalnızca Hz.
Nebi'in ashabından olanların söylemesini istiyorum. Bilmiyor musunuz ki Allah
Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Her kim kuyu kazarsa onun için cennet
vardır" buyurmuştu da ben kazmıştım. Bilmiyor musunuz ki Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem: "Usret (zorluk) ordusunu donatana cennet vardır"
buyurmuştu da ben de bu ordunun donatılmasına katılmıştırn" dedi. Bunun
üzerine oradakiler onun sözünü doğruladılar.
Hz. Ömer vakfında "bu vakfın mütevellisinin bundan yemesinde
sakınca yoktur" demişti. Vakfın mütevellisi ise başkası olabileceği gibi,
vakfın sahibi de olabilir. Dolayısıyla bu izin herkesi kapsar.
AÇIKLAMA: Bu konu başlığı,
vakfeden kişinin kendi vakfından yararlanmayı şart koşmasının caiz olduğunu
açıklamak için konmuştur. Bazı alimler, caizlik hükmünü, yararlanmanın umumi
olması şartına bağlamışlardır.
Enes b. Malik, Medine'de bulunan çok odalı bir evini
vakfetmişti. Haccettiğinde Medine'ye de uğrar ve burada kalırdı.
Bu nakil, Malikilerin, "kişinin bir konağı vakfederek
konağın bir odasını kendisi için vakfın kapsamı dışında bırakmasının caiz
olduğu" görüşlerine uygundur.
Hz. Osman'ı Abdullah İbn Sa'd İbn Ebi Serh'i Mısır'a vali olarak
atamasını onaylamayan bir grup Mısırlı kuşatmıştı. Olay meşhurdur. Bu hadis,
Hz. Osman'ın bilinen fazilet ve büyüklüklerini anlatır.
Bu hadis, kişinin uğrayacağı bir zararı önlemek veya bir fayda
temin etmek için, gerektiğinde yaptığı güzel işleri anlatmasının caiz olduğunu
gösterir. Bu, ancak böbürlenme, çoklukla övünme ve kendini beğenme amacı
güdüldüğünde mekruh olur.
باب: إذا
قال الواقف:
لا نطلب ثمنه
إلا إلى الله
فهو جائز.
34. VAKFEDENİN "BİZ BUNUN KARŞILIĞINI ANCAK ALLAH'TAN
İSTERİZ" DEMESİ CAİZDİR
حدثنا
مسدد: حدثنا
عبد الوارث،
عن أبي
التياح، عن
أنس رضي الله
عنه:
قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (يا بني
النجار،
ثامنوني
بحائطكم).
قالوا: لا
نطلب ثمنه إلا
إلى الله.
[-2779-] Enes b. Malik r.a.'den nakledilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem: "Ey Neccar oğulları! Toprağınızı bize bedeliyle verin"
buyurmuştu. Onlar "Biz bunun karşılığını ancak Allah'tan isteriz"
dediler.